Azimle Gelen Zafer

Esasen öyküyü yazmak istememin bir nedeni de Beşiktaş Spor Kulübünün Özürlüler Basketbol takımının 30 Eylül 2001 günü Ataköy-Marina' da yaptıkları gösteri oyunlarını seyrederken ki duygularımdır.

Esasen öyküyü yazmak istememin bir nedeni de Beşiktaş Spor Kulübünün Özürlüler Basketbol takımının 30 eylül 2001 günü Ataköy-Marina' da yaptıkları gösteri oyunlarını seyrederken ki duygularımdır. Kendilerini o gün çok alkışladım ama bir defa da burada kutluyorum.

Bir dükkan sahibi dükkanının vitrinine üzerinde 'Satılık Köpek Yavruları' yazan bir tabela asarken yanında küçük bir erkek çocuğu belirdi. "Köpek yavrularını kaça satıyorsunuz?" diye sordu. Adam çocuğa yavruların en az 50 dolar ettiğini söyledi. Çocuk elini cebine attı, biraz bozuk para çıkardı; dükkan sahibine bakıp, "İki dolar otuzbeş sent' im var. Onlara bakabilir miyim?" dedi. Dükkan sahibi çocuğa gülümsedi ve ıslık çaldı. Lady adındaki köpek dükkanın içerisindeki kulübesinden çıkıp onlara doğru koşmaya başladı. Arkasında beş tane küçük yün yumağı vardı.Yavrulardan biri diğerlerinin gerisinden topallayarak geliyordu. Bu küçük çocuğun dikkatini çekti. "Bu yavrunun nesi var?" Dükkan sahibi "Veterinerin dediğine göre kalçasında bir kemik eksikmiş" diye yanıt verdi. Devamla "Hep böyle topallayacakmış." Küçük çocuk hemen "Onu almak istiyorum" dedi. Dükkan sahibi "Sahi mi?...Onu almak istiyorsan sana bedava verebilirim." dedi. Çocuk dükkan sahibine yaklaştı ve öfkeyle "Onu bedava vermenizi istemiyorum. Bu yavru da diğer yavrular kadar değerli. Fiyatı neyse size ödeyeceğim. Şimdi size iki dolar otuzbeş sent vereceğim, kalan parayı da ayda elli sent, elli sent ödeyeceğim!" dedi. Dükkan sahibi "O sakat yavruyu ne yapacaksın. O hiçbir zaman diğer köpekler gibi koşup oynayamayacak." dedi. Küçük coçuk pantolunun paçasını yukarı kaldırdı ve iki çelik bağla desteklenmiş eğri bacağını gösterdi. "Ben de pek koşamıyorum" dedi."Bu yavrunun da kendini anlayacak birine ihtiyacı var."  dedi.Son dört aydır çelik bağ takan küçük çocuk, evin ön kapısından içeri, kucağında yeni aldığı köpek yavrusuyla girdi. Köpeğin kalçasında bir kemik eksikti ve yere bırakıldığında ciddi  biçimde topallıyordu. Çocuk kendi durumundan ümitsizdi ama yanında yeni arkadaşıyla umutları canlanmış ve yepyeni bir coşkuyla dolmuştu. Ertesi gün çocuk ve annesi küçük köpeğe nasıl yardım edebileceklerini öğrenmek için bir veterinere gittiler.  Veteriner, çocuğa eğer her sabah yavru köpeğin bacağına masaj yapar, sonra da onu en az iki kilometre yürütürse, o zaman kalçasındaki kasların güçleneceğini yavrunun artık acı çekmeyeceğini ve daha az topallayacağını anlattı. Yavru köpeğin havlarken rahatsızlığını inleyerek ve havlayarak belli etmesine ve çocuğun kendi bacak bağından acı ve zorluk çekmesine karşın, programı iki ay sabırla sürdürdüler.

Üçüncü ay artık her sabah okuldan önce beş kilometre yürüyorlardı ve artık ikisi de yürürken acı duymuyorlardı. Bir cumartesi sabahı çalışmadan dönerken, çalıların arasından önlerine bir kedi çıktı ve köpeği korkuttu. Tasmasından sıyrılan köpek hızla caddeye seğirtti. Hızla gelen bir kamyon köpeğe yaklaşırken çocuk da caddeye fırladı, köpeği yakalamak istedi ama yolun kenarına yuvarlandı. Geç kalmıştı. Kamyon köpeğe çarpmıştı; köpeğin ağzından kan geliyordu. Çocuk köpeğine sarılmış ağlarken kendi bacağındaki bağın çıkmış olduğunu gördü. Kendisi için üzülecek zamanı yoktu. Hemen ayağa kalktı, köpeğini kucağına aldı ve eve doğru yola koyuldu.Köpek küçük küçük havlayarak çocuğa umut veriyor ve onun heyecan içerisinde elinden geldiğince hızlı koşmasına neden oluyordu.  Annesi onu ve acı çeken köpeğini hayvan hastanesine götürdü. Anne ve oğul heyecan içerisinde köpeğin ameliyatı atlatıp atlatmadığını öğrenmek için beklerken çocuk hem de çelik bağları gevşemişken şimdi nasıl olup da hızlı hızlı yürüyebildiğini ve koşabildiğini sordu. Annesi şöyle dedi: "Sende osteomiyelit vardı. Bu kemik hastalığıdır. Bu hastalık bacağını zayıflattı ve bacağındaki çelik bağ destek içindi. Eğer acıya, saatlerce sürecek tedavilere dayanmaya razı olsaydın bu geçecekti. İlaçlara iyi cevap verdin ama fizik tedaviye her zaman karşı koydun. Baban ve ben ne yapacağımızı bilemiyorduk. Doktorlar bize bacağını yitirmek üzere olduğunu söylediler. Sonra eve köpek yavrusunu getirdin. Sanki onun gereksinimlerini anlıyor gibiydin sen ona yardım ederken aslında büyümek ve güçlenmek için kendine yardım ediyordun." Tam bu sırada ameliyathanenin kapısı ağır ağır açıldı. Veteriner yüzünde gülümsemeyle dışarı çıktı. "Köpeğiniz iyileşecek" dedi.

Çocuk insanın verirken aslında aldığını öğrendi. Vermek almaktan daha kutsaldı.

Sağlık, sıhhat dileklerimle esen kalın.

Azimle Gelen Zafer