Yeni Çek Kanunu ve Getirdikleri

Bugünkü yazımda fazla teferruata girmeden siz İstoç Üyelerine bilgi verme babında Yeni 5167 sayılı Çek Yasasını ele alacağım.14.12.2009 tarihli çek yasası ülkemizin sorunlu bir konusu olan Çekler üzerinde önemli düzenlemeler getirmişti.

Öncelikle bu değişikliklere değinmeden evvel çek’in ne olduğunun tanımlanması kanumuzca uygun olacaktır.

Türk Ticaret Kanununda çek, muhatabı banka olan özel bir kambiyo senedi olarak tanımlanmış ve diğer kambiyo senetlerine göre ağırlaştırılmış şekil şartlarına tabi tutulmuştur. Hukuki mahiyeti itibariyle bir ödeme arac , bir havale olmasına karşın çek, ekonomik hayatta yaygın bir şekilde bir kredi ya da finansman aracına dönüştürülmüş ve bu şekilde kullanıla gelmiştir.

Esasen çek ibrazında ödenmesi gereken bir kıymetli evraktır. Yani, uygulamada sıkça kullanıldığı gibi çekte vade söz konusu değildir. Çekin uygulamada ileri tarihli düzenlenmiş olmas bir ticari teamül olup hukuki aç dan bir anlam ifade etmemektedir. İleri tarihli düzenlenmiş de olsa çekin, üzerinde kayıtlı düzenleme tarihinden önce bankaya ibrazında ödenmesi gerekir. Nitekim Ticaret Kanunu'nun 707'nci maddesine göre “çek, görüldüğünde ödenir. Buna aykırı her hangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir. Keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek ibraz günü ödenir.” Çekin ibraz tarihinde eğer ibraz edilen banka hesabında karşılığı yoksa da karşılık damgası vurulacak ve ibraz eden kişinin savcılığa karşılıksız çekten şikâyet imkân doğacaktır. Bunun neticesi çeki keşiden eden kişi karşılık çek düzenleme suçundan mahkûm edilebilecektir. Eski 3167 sayılı çek kanunumuzda karşılıksız çek düzenlemek hapis cezasını gerektiren bir suç olarak düzenlenmiştir. Karşılıks z çeklerden dolay keşidecinin hapis ile cezalandırılmas uygulamasının çağ dışı tartışılıyordu. Bu kanaatin aksine, çekte hapis cezasının zorunlu olduğunu, aksi takdirde çekin kredibilitesinin kalkacağı ve iş hayatında giderilmesi zor zararlara yol açacağını savunanlar da az değildi. Aslında 1985 yılından beri uygulamada olan 3167 sayılı Çek Yasas uygulamada olduğu süre içerisinde çok defa değişime uğramış, en son 2003 yılında yasada köklü değişikliklere gidilmiştir. Özellikle yasanın karşılıksız çekin cezalandırılmasına ilişkin 16. maddesi 20 yıl içerisinde 3 defa değiştirilmiş ve bu değişiklikler de üç kere Anayasa Mahkemesinin incelemesine tabi olmuştur.

Son olarak 2003 yılında yapılan değişikliklerin dayanağ Anayasanın 38. maddesinin 8. fıkrasında yer alan "Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolay özgürlüğünden alıkonulamaz." hükmüdür. 2003 yılında bu Anayasa bir uygulama olduğu ve kaldırılmas gerektiği toplumda hükmü doğrultusunda yap lan değişiklikle karşılıksız çekte hapis cezası yerine para cezası getirilmiş ancak bu suçun tekrar halinde hapis cezası öngörülmüştür. Aslında yapılan değişiklik hapis cezasını tamamen kaldırmamış fakat zorlaştırmıştır. Kanunda "Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan her çek yaprağ ayrı bir suç oluşturur." denilmekte ve ikinci karşılıksız çekin hapis cezasına konu olacağı düzenlenmektedir. Karşılıksız çekte hapis cezasının etkinliği hukukçularda da 3167 sayılı yasa öncesinde ve sonrasında çok kere tartışmalara konu olmuştur. Bir görüşe göre hapis cezas karşılıksız çekten mahkum edilen insanın, borçlarının er ya da geç ödeme imkanlar varken hapse düştüklerinden bu imkan tamamen ortadan kaldırmaktadır. Zira eğer hapiste olmasa idiler tahsil edemedikleri alacakların takip edecekler ve bir tahsilât yaptıklarında borçların ödeyebileceklerini dile getirmektedirler. Bu nedenle yasadaki hapis cezasının alacaklı için alacağını tahsil etme anlamında bir etkisi olmadığı, aksine hapis cezasının alacağın tahsil etme imkânın bütünüyle ortadan kaldırdığı tartışılmaktadır. Diğer bir görüşte ise çekte hapis cezasının olması , esnaf çek keserken daha basiretli ve ihtiyatlı davranmaya sevk ettiği ve bir kontrol mekanizması sağladığı görüşüdür. Bu görüşe göre eğer hapis cezas olmasa idi karşılıksız çeklerin önünü almak mümkün olamazdı. Bu görüşü savunanlar, ekonomik nedenlerle hapsin çağdışı bir uygulama olduğu iddiasına karşı, çekte hapis cezasının derhal uygulanan yöntem olmadığın , çekin karşılıksız çıkması halinde idari takip süreçlerinden geçtikten sonra adli aşamaya geçildiği, hatta savcılık çağrısı karşısında işin ciddiyetini kavrayan birçok keşidecinin bir şekilde borcunu kapattığını ileri sürmektedirler. Yeni 5941 sayılı kanun hazırlanırken kanun koyucu hapis cezas hususunda 1.görüşten yana çıkmış ve şunlar düzenlemiştir.

1- Karşılıksız çeklerle hapis cezası yeni kanunla kaldırılmıştır.. Yasanın 5. maddesine göre “üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.” Buna göre artık karşılıksız çekte hapis cezası yerine adli para cezası uygulamas getirilmiştir. Ancak değişiklik bununla sınırlı değildir. Para cezasına hükmeden mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunmas hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder. Kanun koyucu tarafından karşılıksız çek keşide etme suçunun yaptırımı bir taraftan hafifletilmişken ek yaptırımlar suretiyle denge korunmaya çalışılmıştır. Ancak unutmamak gerekir ki adli para cezasını ödemeyenler hakkındaki yaptırım hapse çevrilebilir. Cumhuriyet Savcılığı tarafından hükümlüye gönderilen ödeme emri üzerine hükümlü süresi içinde (5275 Sayılı Kanun m.106/2 uyarınca 30 gün) para cezasını ödemez ise; 5275 Sayılı Kanunun 106/3. maddesi uyarınca Cumhuriyet Savcılığı tarafından belirlenen para cezası, mahkeme kararında belirtilen güne çevrilir ve ceza gün kadar hapse çevrilir. Burada dikkate edilmesi gereken husus şudur; söz konusu işlemle para cezası hapis cezasına değil hapse çevrilmektedir. Yani, belirlenen hapis süresi tazyik hapsi niteliğindedir. Öyle olunca da hükümlü para cezasını ödediği takdirde serbest bırakılır. Ödeme yapmaz ise belirlenen gün kadar hapis yatar. Verilen para cezasını hapiste kalarak infaz etmiş olsa bile hükümlü halen para cezasına hükümlü bir kişidir ve örneğin ikince kez suç işlediğinden hakkında daha önce hapis cezasına hükmedilmiş kişilere dair hükümler uygulanamaz (5275 Sayılı Kanunun 106/9. maddesi).

2-Eski Kanuna göre mahkûm olanlara serbest kalma imkân getirilmiştir. Yasaya göre 1 Kasım 2009 itibariyle haklarında soruşturma ya da kovuşturma başlatılan ya da kesinleşmiş bir hükümle mahkûm olanlar, alacakl ile borçların ödenmesi hususunda anlaşmaya varmalar halinde tahliye edilecek ya da haklarındaki soruşturma veya kovuşturmaya son verilecektir. Anlaşmanın dışında diğer bir fırsat ise çekten mahkûm olanın tek taraflı olarak borcunu ödeyeceğini taahhüt etmesidir. Bu yöndeki bir taahhütnameyi 1 Nisan 2010 tarihine kadar Cumhuriyet Savcılığına ya da mahkemeye verdiği takdirde, anlaşma aranmaksızın serbest kalacaklardır. Ancak borcunu ödeyeceğine dair taahhütname vererek serbest kalan kişi, borcunu yine ödemezse yeniden hapse girecektir.

3-Bankalara çek hesabı açtıracak kişilere ilişkin araştırma yükümlülüğü getirilmiştir. Bankalar, çek hesabı açtırmak isteyenlerin yasaklılık durumuna ilişkin adli sicil kayıtların , açık kimliklerini saptamak için fotoğrafl nüfus cüzdan , pasaport veya sürücü belgesi örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtların , esnaf ve sanatkâr olanların ise esnaf ve sanatkâr sicili kayıtların almak ve çek hesabının kapatılması halinde bunlar , hesabın kapatıldığı tarihten itibaren on yıl süreyle saklamakla yükümlü tutulmuşlardır. Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişinin, bu suçtan verilen adli para cezasını ödemiş olması veya ödeyememesi sebebiyle hapis cezasını çekmiş olmas halinde dahi bu yasak en az üç yıl daha süreceği için, bu kişinin çalışma hürriyeti bize göre bu süre zarfında kısıtlanmış olmaktadır. Kanunun, infaz edilmiş bir cezanın sonuçların cezanın infazından sonraya da taşıyarak bir özgürlüğü kısıtlamış olması ise tartışılmaktadır.

4-Hamiline çek düzenlemesi zorlaştırılmıştır. Çek Kanunu özellikle hamiline çek düzenlenmesini kısıtlamış, özel koşullara bağlamıştır. Bu koşullar incelendiğinde kişilerin adeta hamiline çek kullanmaktan caydırılmaya çalışıldığı açıkça görülmektedir. Tacirin ticari işletmesi ile ilgili iş ve işlemlerinde tacir çeki kullanmas zorunlu tutulmuştur Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çeklerin açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılması gerekmektedir. Ayrıca, hamiline çek defteri verilecek müşteriye ayr bir çek hesab açılması gerekmektedir. Hamiline düzenlenecek çeklerde, hamiline çek defteri yapraklarının kullanılmas gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alacaktır. 

Buna göre artık çekler

• Tacir

• Tacir Olmayan

• Tacir Hamiline

• Tacir Olmayan Hamiline

matbu ifadelerini içerecek şekilde ve açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılacaktır. Çek hesabı açılmasını veya mevcut hesabından çek defteri verilmesini isteyen gerçek ve tüzel kişilerin, her defasında tacir veya esnaf ve sanatkar olup olmadığı, kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda yazılı beyanda bulunmak zorunda olduğu belirtilmiştir. Çek hesabı sahibi tüzel kişi tarafından bankaya verilecek beyannamede hesap sahibinin yönetim organında görev yapan, temsilci olan veya imza yetkilisi olan kişilerin de çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda beyanda bulunulmas gerektiği belirtilmiştir. Bankalara, gerçek kişinin çek yasaklılığına dair adli sicil kaydın talep etme zorunluluğu getirilmiştir. Çek hesap sahibi gerçek kişi kendisi adına çek keşide etmek üzere bir başkasını temsilci veya vekil tayin edemeyecektir. Bankaların karşılıksız çekler için yasal ödeme yükümlülükleri 5941 sayılı yeni Çek Yasası uyarınca keşide edilen çekler için 600 TL olarak tespit edilmiştir. Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, 3167 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam edilecektir. “Hamiline” çek uygulamasının zorlaştırılması önemli bir gelişmedir. Böylece elinde çeki bulunduranlarla keşideciler arasındaki ilişki ön plana çıkacaktır. Bu değişiklik, hapis cezasının kaldırılmasının doğal bir sonucudur. Hamiline çek uygulaması, çeklerin vadeli düzenlenmesi şeklindeki uygulamayla birleştiğinde rahat sirküle edebilme olanağı getirmiş ve hamiline yazılı çekler kontrolsüz bir biçimde yaygınlaşmıştır. Bu durum özellikle kriz dönemlerinde büyük bir risk unsuru haline gelmiştir.

SONUÇ ;

Yeni Çek Kanunu uygulamada önemli değişiklikler getirmektedir. Kanun, bir taraftan hapis cezasını kaldırırken diğer taraftan bazı ağır yaptırımlar da beraberinde getirmiştir. Hapis cezasının kaldırılması önemli bir gelişmedir. Fakat onun yerine getirilen adli para cezas uygulaması , zaten ödeme güçlüğü içinde olan kişiyi daha da zor durumda bırakabilecektir. Adli para cezasının ödenememesi durumunda ise hapisle tazyik mukadder görünmektedir. Bununla birlikte ülkemizde hapis cezalarının karşılıksız çeklerde borçluya karşı alacaklı  tarafından kullanılan en büyük silahlardan biri olması ve bir kısım tahsilâtlarında bu yoldan yapıldığı göz önünde tutulduğunda bu yönden yasa koyucuya hak verilebilir. Hepinize ve bütün İstoç Üyelerine hayırlı ve bol kazançlı günler dileyerek yazıma son veriyorum.

Av.Mehmet Yaşar Solmaz

Yeni Çek Kanunu ve Getirdikleri